KANGAL
Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen ilk Türk boylarının Kangal topraklarına yerleştikleri bilinmektedir. Danişmend ve Selçuklu yönetiminin ardından 1243 yılında yapılan Kösedağ savaşından sonra İlhanlı ve 1340’ta da Eretna egemenliğine katılmıştır. Osmanlıların yöreyi sınırlarına katmaları 1413 yılındadır. I. Selim’in İran Seferi’ne giderken, Erzincan ve Tunceli civarında yaşayan Türkmenlerin İran saflarında yer almaması için, bir bölümünün Zara, Divriği ve Kangal arasına yerleştirilmesini emrettiği bilinmektedir. IV. Murat Samsun ve Giresun limanlarını Anadolu’ya ve İstanbul’dan gelen yolu Halep’e bağlayan Bağdat Yolu’nu, Humarlı Köyü civarındaki Halep Köprüsü’nün 1626 yılında tamamlanmasından sonra hizmete açtırmıştır.
İlçe merkezinden geçen Sivas-Malatya eski karayolu şosesi eski Sivas valilerinden Halil Rıfat Paşa zamanında açılmıştır.
Ali Cevad’ın “Sivas Merkez Kaza’ya bağlı bir nahiye” olarak tanımladığı Kangal, 1900’de kaza konumuna gelmiştir.
“Kangal” Adının Kaynağı
Bilinen en eski adı “Aranya” olan Kangal’ın günümüzdeki adına ilişkin pek çok söylence vardır. Bunlardan biri de yörenin etrafını çevreleyen dağlar ve ortadaki düz yayla nedeniyle verildiğidir.
Kangal ilçesinin yerleşim tarihi oldukça eskidir. Hitit dönemi, bazı tasvirli eserlerden de anlaşılmaktadır. Kangal/Kuşkayası, Havuz köyü yakınındaki harabe, Hititlerin son dönemine tarihlenen “Kapı Aslanı” heykeliyle tanınmaktadır. Eser, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndedir. R.M. Boehmer burada yaptığı araştırmalarda MÖ 10. ve 9. yy.lara ait ve iki evreli yerleşim saptamıştır. Yarhisar Höyüğü’nde çıkan ve üzerinde hiyeroglif (resim-yazı) bulunan Hititlerin son dönemine ait altın mühür yüzük, Sivas Müze Müdürlüğü envanteri arasındadır.
Bulak Köyü Absız dönemi bilinmeyen bir yerleşmedir. Dışlık Köyü, Dışlıktepe; Havuz Köyü, Havuz; Kavak Köyü, Değirmende 1; Kuşkayası Köyü, Kırkpınar Mezrası; Yukarı Hüyük Köyü, Sıçan Höyük; Yeşil kale Köyü, Yeşilkale gibi höyük ve irili ufaklı arkeolojik alanlar İTÇ’na tarihlenen yerleşmelerdir.