ZARA

ZARA

Zara’da yerleşim Kalkolitik Döneme kadar uzanmaktadır. Tödürge Gölü civarında, Çil Hasan Mevkii’ndeki Kültepe ve gölün batısında bulunan Tepecik höyükleriyle, Tödürge Köyü civarındaki Kaya Mağaraları; ilçe merkezi yakınındaki Laafçılar Ağılı ve Ilıca Köyü Argaz Ağılları bilinen en eski buluntulardır. Bu buluntular ilçedeki yerleşim tarihinin, MÖ 2600 yıllarına kadar dayandığını göstermektedir.
Hititler zamanında MÖ 1675-1190 yılları arasında Zara’da Tabal yönetim bölgesine bağlı İştitina adlı bir yerleşim bulunmaktadır. Bu yerleşim Sivas’tan doğuya giden ticaret yolu üzerindedir.
Bölgeye, MÖ 850-585 yılları arasında Urartu, MÖ 685 ile 650 yılları civarında Kimmer, MÖ 585 yılları civarında Medler egemen olmuştur. Zara, MÖ 546 yılından sonra da Pers İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir.
MÖ 331 yılından itibaren Büyük İskender’in kurduğu İmparatorluğa dâhil olan Zara, daha sonra Kapadokya bağımsız prensliğinin sınırları içinde yer almıştır. MS 18 yılında Roma İmparatorluğu’na katılmıştır. Zara, MS 7.- 9. yüzyıllarda Bizans Devletinde Armeniakon; 10. yüzyıldan itibaren Sebastia Theması sınırları içinde sayılmıştır.
1080-1178 yılları arasında Danişmend Beyliği topraklarına, sonra da Anadolu Selçuklu Devleti’ne katılmıştır.
Sultan Gıyasettin Keyhusrev yönetiminde Sivas’tan hareket eden 80 bin kişilik Anadolu Selçuklu ordusu ile Baycu Noyin yönetiminde Erzincan’dan gelen 100 bin kişilik Moğol ordusu, Zara’nın kuzeydoğusunda, Kösedağ’da 1243’te savaşmış ve Zara bu tarihten 1335 yılına kadar bu savaşın galibi olan Moğol egemenliğinde kalmıştır. Bunu, Eratna Devleti’nin egemenliği izlemiştir.
Kadı Burhanettin Ahmet’in yayla mevsimlerini Kösedağ’da geçirdiği bilinmektedir. Bu dönemlerde Kösedağ devletin bir çeşit yazlık başkentidir. 1520 tarihli Sivas Tapu Tahrir Defteri’ndeki bir kayda göre, bu tarihte ilçede 261 han bulunmaktadır.
Zara’nın 18. yüzyılda Sivas Beylerbeyliği’ne bağlı bir yerleşim birimi olduğu, 1771 tarihini taşıyan ve olasılıkla bir Alman tarafından çizilmiş olan Osmanlı İmparatorluğu haritasından anlaşılmaktadır. Bu haritada Zara, Gazzara olarak adlandırılmıştır.
Zara’da Belediye teşkilatı 1871’de kurulmuştur. Bu dönemde ilçe merkezinde Bezzaz, Çarşıbaşı, Hatip, Nefs-i Zara, Yenicami ve Kilise mahalleleri olmak üzere 6 mahalle bulunmaktadır. Ali Cevat, Zara’ya ilişkin şunları yazmaktadır: “Sivas Vilayeti Merkez Sancağına bağlı 41.000’i Müslüman, 58.000 nüfuslu bir kazadır. 19 nahiyesi ve 128 köyünde 2 medrese, 30 okul bulunmaktadır” Şeyh Merzuban’un, yörenin Türk-İslam kimliği kazanması yolunda uğraştığı bilinen önemli olaylardandır.
“Zara” Adının Kaynağı
Zara adı, Selçuklu kaynaklarında geçmektedir. Osmanlı Devri kayıtlarından, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1539 yılında çıkardığı bir fermanla, Zara yöresine, Koçgiri Aşiretini yerleştirdiği bilinmektedir. Söz konusu aşiretin daha önce Horasan’dan gelip Dersim dağlarına yerleştiği, Sultan Alaaddin Keykubat’ın Koçgiri aşiretinin büyüklerinden Derviş Beyaz adlı birine verdiği bir şecerede belirtilmiştir. İlçe, Osmanlı Devrinde 300 yıl kullanılan Koçgiri adını bu aşiretten almıştır. Cumhuriyet Devrinde, Selçuklulardan gelen adı kabul edilerek, Zara adıyla ilçe konumu devam etmiştir.
Kızılırmak Zara’yı ortadan ayırmaktadır. Kızıldağ Tepesi’nin güney yamaçlarından birkaç kol halinde çıkan su, İmranlı yakınlarına kadar ayrı akar. Kollar İmranlı önlerinde birleşerek Kızılırmak adını alır ve Zara’ya girer. Kösedağı eteklerinden gelen Habeş (Arap) Çayı’nı ve Zara Ovası’nın güneyindeki Acısu’yu aldıktan sonra Hafik yönünde akışını sürdürür.
Anadolu’nun ortasında büyük bir kavis çizerek Karadeniz’e dökülen Kızılırmak’ın suyu Zara’ya gelinceye kadar tatlıdır. Suyunun tuzlanması Zara’dan sonra başlar. Anadolu’da Türk egemenliğinden önce, Kızılırmak’a “Halys” veya “Tuzlu” denmektedir. Bizans eserlerinde nehrin adı “Halys” veya “Alys” olarak geçmektedir..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.